Adonis Efsanesi

  Efsane

Köken ve kaynakları güney Akdeniz çevresine uzanan tipik bir Anadolu efsanesi. Kybele-Attis mythos’unun bir başka anlatımını veren Adonis efsanesi bir toprak-bereket öyküsüdür. Birçok şiir ve masal yazarlarının özene bezene işledikleri bu öykü şöyle özetlenebilir: Suriye kralı Theias, ya da Kıbrıs kralı Kiny-ras’ın Myrrha ya da Smyma adında bir kızı varmış, tanrıça Aphrodite’in lanetine uğrayan bu kız babasına tutulmuş, onunla sevişmek istemiş. Dadısının kurduğu bir düzenle babasının yatağına girmiş ve on İM gece onunla sevişmiş, son gecesi de gebe kalmış. O gece babası, yanında yatan kadının kendi kızı olduğunu anlamış ve bu korkunç günahı temizlemek için, kılıcıyla kızının üstüne yürüyüp onu öldürmek istemiş. Ama tanrılar Myrrha’ya acımışlar ve onu babasının elinden kurtarmak için bir mersin ağacına çevirmişler. On ay kadar sonra ağacın kabuğu çatlamış, gövdesinden dünya güzeli bir bebek çıkmış. Çocuğun güzelliğine vurulan Aphrodite onu büyütsün diye yeraltı tanrıçası Persepho-ne’ye vermiş. Ama Persephone de çocuğa tutulmuş, onu Aphrodite’ye bir daha geri vermeye yaraşmamış.

Tanrıçalar arasında kopan kavgaya yargıçlık eden Zeus, Adonis’in yılın dört ayını Persephone’nin, dört ayını da Aphrodite’nin yanında geçireceğine, geri kalan zamanda da istediği yerde yaşayabileceğine karar vermiş. Adonis sekiz ay Aphrodite’nin yanında kalmayı seçince, tanrıçanın güzel delikanlıya olan aşkını kıskanan öbür tanrılar (Ares ya da Artemis) Adonis’in üstüne bir yaban domuzu salmışlar, kasığından yaralanan Adonis’de kanaya kanaya can vermiş. Toprağı sulayan kanından Manisa lalesi denilen bahar çiçekleri bitmiş, öte yandan sevgilisinin yardımına koşan Aphrodite’nin ayağına diken batmış, sıyrığından akan bir damla kan tanrıçanın çiçeği olan beyaz gülü kırmızıya boyamış. Kışın yeraltında saklanan, baharla birlikte yeryüzüne dönen ve aşk cümbüşü içinde fış-kırıp gelişen bitkisel varlığı simgeleyen Adonis’e Suriye’de özellikle kadınlar tapınırlardi: Yılda bir bahar bayramları yaparlar, saksılara, sepetlere tohum dikerler, onları sıcak sularla sularlardı, böylece hızla büyüyen bu bitkiler kısa zamanda solup ölürlerdi.

Adonis bahçeleri denilen bu çiçeklerin karşısında kadınlar yas tutar ve “O ton Odonin” (Vah Adonis!) çığlıklarıyle dövünürlerdi. Adonis efsanesi Sümer ve Hitit kaynaklarından gelmedir. Adonis İbranîce “efendi” anlamına gelen Tammuz (Türkçe Temmuz) adının yunancalaştırılmış karşılığıdır. Tam-muz- Adonis efsanesiyle Hitit bereket tanrısı Telepinu efsanesi arasında ilişki ve benzerlik göze çarpmaktadır (Kinyas). Adrastos. Talos’un oğlu, Argos kralı (Tab. 23). Efsanesi Thebai’ye karşı Yediler seferiyle ilgilidir. Bir aile kavgası yüzünden yurdunu bırakıp, dedesi Sikyon kralı Polybos’un yanına sığınmak zorunda kalır. Bir süre sonra da onun vârisi olarak tahta çıkar, ama babasını öldüren Amphiarâos’la görünüşte banşarak, kız kardeşi Eriphyle’yi ona verir ve Argos krallığına döner (Amphiaraos, Eriphylej. Bu arada Oidipus oğullarından Eteokles, kardeşi Polyneikes’i Thebai’den sürünce, bir yandan Polyneikes, öte yandan da adam öldürdüğü için Kalydon’dan sürülen Tydeus,Argos’a sığınırlar. Adrastos kızlarından birini Polyneikes’e, öbürü Deipyle’yi de Tydeus’a verir ve Polyneikes’le birlikte Thebai’ye karşı Yediler seferine önayak olur. Falcı ve bilici olan Amphiaraos bu savaşta bütün önderlerin öleceğini, bir Adrastos’un sağ kalacağını öngörmüştü. Gerçekten de öyle olur, büyük yenilgiden sonra, Adrastos ölümsüz atına binerek Argos’a kaçar. Sonra, ölen önderlerin oğullarıyla Thebai’ye karşı Epikon’lar seferine katılır ve bu kez zaferi kazanır, ama savaşta yitirdiği ogulunun yasına dayanamayıp ölür. Aedon. (Yun. Bülbül). (1)

İlkçağ yazarlarını çok etkileyen bu efsaneye ilkin Homeros’ta rastlanır. Odysseia’da (XIX, 518) anlatıldığına göre, Aedon Pandareos’un kızı ve Thebai-li Zethos’un karışıdır. Zethos’un kardeşi Amphion Niobe ile evlenip çok çocuğu olduğu halde, Aedon’la Zethos’un yalnız bir çocukları olur: Itylos. Aedon eltisini kıskanır ve bir gece en büyük oğlunu uykusunda öldürmeye kalkışır, ne var ki yanılır, karanlıkta Ni-obe’nin oğlunu değil de kendi çocuğunu öldürür. Tanrılar Aedon’a acıyıp onu bir bülbüle dönüştürürler. (2) Miletos efsanesi şöyledir: Aedon Milet’li Pandareos’un kızı ve Polytekhnos adlı sanatçının karışıdır. Kocasıyla birlikte Kolophon’ da mutlu günler yaşarlar, İtys adında bir oğulları olur. Ama mutlulukları başlarına vurur, gurura kapılırlar-. Zeus ile Hera’dan daha mutlu bir çift olmakla övündükleri için, Hera ceza olarak kavga tanrıçası Eris’i sokar aralarına. Karı koca birbirleriyle yarışmaya girişirler, Polytekhnos araba yapmakta, Aedon kumaş dokumakta. Kim daha çabuk bitirecek-se, öbürüne bir hizmetçi bulup getirecektir. Yarışmayı Aedon kazanır, kocası da gider Efes’ten onun kız kardeşi Khelidon’u (Yun. Kırlangıç) alır, yolda onu kirletir, saçlarını kesip köle kılığına sokar ve kız kardeşine kim olduğunu bildirirse, onu öldüreceğini söyleyerek Aedon’a verir. Aedon kız kardeşinin bir gün çeşme başında dert yandığını duyunca, onu tanır. İki kız kardeş öç almaya karar verirler, İtys’i öldürüp pişirirler ve babasına yedirirler. Polytekhnos işin farkına varınca çılgına döner, İM kız kardeşi öldürmek ister. Zeus araya girer ve birini bülbül, öbürünü kırlangıç haline sokar. (3) Atina efsanesi: Tragedya yazarlarının ve özellikle Sophokles’in yitik “Tereus” traged yasında anlatıldığı gibi, Prokne ile Philomela Atina kralı Pandion’un kızlarıdır. Prokne Trakya kralı Tereus’la evlenir ve İtys adlı bir oğulları olur. Ama Tereus Philomela ile de sevişir ve olup biteni kız kardeşine anlatmasın diye dilini koparır. İki kız kardeş İtys’i kesip babasına yedirmekle öç alırlar. Tanrılar Prokne’yi bülbül, Philomela’yı kırlangıç (başka bir anlatıma göre adı güzel sesli anlamına gelen Philomela bülbül olur), Tereus’u da hüthüt kuşuna dönüştürürler. Aristophanes “Kuşlar” komedyasında bu dramı Hüthüt’ün ağzından şöyle anlatır:

yan garip bülbülüm, uyan,
Çöz tanrısal dilini,
Dök yüreğinde ki acılan,
Anlat o kutsal ağıtlarınla
Oğlumuzffys’in başınagelenleri.
Kızıl boynundan su gibi aksın
Oğlumuzun adını inleyen sesin,
Sık fundalıklardan göklere yükselsin,
Apollon, altın saçlı tanrı
Duyup bu acı yankıları,
Alsın fildişi çalgısını,
Karşılık versin sana,
Tanrı koroları kursun yukarda,
Ve ölümsüz dudaklarından çıkan ezgiler
Karışsın sesine mutlu yüceliklerde.

Yorum yaz