Hızlı Roadrunner’la maceralarından hatırladığımız çizgi film karakteri Hain Çakal, aslında Lakota kabilesine ait bir Amerika Yerlisi mitinden esinlenmiştir. Mitin eski versiyonunda bu cingöz, arkadaşı örümcek ruh, iktome ile ovalarda gezinirken karşısına devasa bir kaya çıkar. Çakal, kayanın içindeki ulu ruhu ve hayatı fark ederek bunun İya olduğunu anlar. Bu yüzden sarındığı battaniyeyi çıkarır ve sıcak tutması için kayanın üzerine örter, daha sonra iki arkadaş yollarına devam ederler. Bir süre sonra yağmur yağıp hava soğuyunca, maceraperestler nemli bir mağaraya sığınır. İktome kalın postunun altında soğuktan korunurken Çakal üşüyünce kayaya gösterdiği cömertlikten pişman olur. Ahlaki değerlerini yeniden ölçüp biçen Çakal, yaşlı bir kayanın battaniyeye ihtiyacı olmadığına karar verir ve Iktome’den gidip onu geri getirmesini rica eder. Örümceğin girişimi başarısız bir Amerika Yerlisi mitinden esinlenmiştir. Mitin eski versiyonunda bu cingöz, arkadaşı örümcek ruh, iktome olunca, tir tir titreyerek geri dönüp postu kayanın üzerinden çekip alma işi Çakal’a düşer.
İki arkadaş yolculuklarına mutlu mesut devam eder. Ancak, dinlenmek için girdikleri bir başka mağarada uzaktan bir ses duyarlar. Ses, ovada çınladıkça daha da güçlenir ve arkalarındaki mağarada yankılanır. Birdenbire ulu kaya İya’nın onlara doğru yuvarlandığını, önündeki her şeyi ezip parçalayarak Çakal’a doğru geldiğini görürler.
Korkudan donakalan Hain Çakal ile İktome kaçarlar. İya’yı kandırmak için birkaç taktik uygularlar: Nehir boyunca yüzer, ormanın altını üstüne getirirler; ama çabaları nafiledir, kaya hızla yuvarlanıp onlara doğru gelmeye devam eder. İktome, küçük bir top haline gelip ufak bir deliğin içinde kaybolarak izini kaybettirir. Zavallı Çakal ise kaya tarafından dümdüz edilir.
Bu, kutsal varlıklara saygısızlığın cezalandırıldığı bir başka efsanedir ve Amerika Yerlileri’nin dünya üzerindeki bütün yaratık ve cisimlerde olduğuna inandıkları ruhun bir göstergesidir. Yerlilerin tapınakları yahut sunakları yoktur; inanç sistemlerinin ruhaniliği, canlılığını her şeyin içinde gösterir. Ayrıca Iya, Fırtına Tanrısı olarak da bilinir, dolayısıyla bu hikaye kasırgaların tahrip edici gücünü (Hristiyan terminolojisini kullanmak gerekirse) Çakal’ın günahlarının bir cezası olarak açıklar. Bu hikaye bize hikayeyi aktaran kabilenin ahlak anlayışına dair de fikir verir: Bu anlayış, hikaye dinleyicisine içten bir cömertliğe sahip olmasını öğütler ve Lakotalıların dostlarına sorgu sual olmaksızın şefkatle yaklaştıklarını gösterir.